Özet
Arktik, Coğrafi olarak 66. Kuzey paraleli ile Kuzey Kutup noktası arasında yer alan 27 milyon kilometrekarelik alana verilen isimdir. Bölgenin yaklaşık 9 milyon kilometrekaresi karalardan oluşmaktadır. Arktik alan içerisinde kara sınırı bulunan ülkeler; Rusya, ABD, Kanada, Norveç, Danimarka, İsveç, İzlanda ve Finlandiya’dır. Küresel ısınmayla birlikte bölgede meydana gelen coğrafi değişimler ve bu değişimlere bağlı olarak bölgenin zengin petrol, doğalgaz ve diğer maden yataklarının daha etkin araştırılabilmesi yeni bir mücadele alanı yaratmıştır. Zengin yeraltı kaynaklarının yanı sıra yeni ticaret yollarının oluşması, sahildar ülkelerin,(Rusya, ABD, Kanada, Norveç, Danimarka, İzlanda) bu olası güzergâhlar üzerinde hâkimiyet iştahlarını kabartmaktadır.
Özellikle sanayi devrimi sonrasında bu tür mücadelelere alışkın olsak da, bölgenin hukuki tanımının yapılmamış ve statüsünün belirlenmemiş olması bu egemenlik mücadelesinin artarak devam edeceğini göstermektedir.
Bu çalışma, değişen coğrafi koşullar itibariyle stratejik önemi gittikçe artan Arktik Bölge üzerindeki mücadelenin ardındaki sebepleri ve güncel durumu hakkında bilgi vermekle birlikte gelecekte olası etki alanlarını incelemektedir.
Diğer taraftan, bölge ülkelerinin uzlaşı sağlamak ve Arktik Alan’ ın doğal yapısının korunması ile alakalı 1996 yılında kurdukları Arktik Konseyi çalışma sistemi incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Arktik Bölge, Mücadele, Küresel Isınma, Doğal Kaynak
1.Giriş
Küresel ısınmanın en belirgin sonuçlarını yaşamakta olan Arktik Bölge, uluslararası hukuksal belirsizliğin de etkisiyle yeni bir mücadele alanı haline gelmiştir. Bu mücadele, küresel ısınmanın etkisinin son otuz yılda dünya ortalamasının iki katı olan Arktik Bölge’de yeni fırsatların doğmasıyla etkisini artırarak devam ettirmektedir.
Daha öncesinde askeri stratejik bölge niteliği taşıyan, ancak özellikle bölgedeki buzulların hızla erimeye başladığı dönemle birlikte doğal kaynakların kullanımı ve yeni ticaret yollarının açılması, bölge üzerindeki planların ve hak iddialarının yoğunlaşmasına sebep olmuştur.
2016 Eylül ayında, Arktik Bölge’deki buz varlığı 4.72 milyon kilometrekare olarak kaydedilmiştir. Bu miktar, 1981-2010 arası ortalamadan 1.09 milyon kilometrekare daha az olmakla birlikte, 2012 yılında ki rekor kayıptan 0.73 kilometrekare daha fazla gerçekleşerek son otuz beş yılın en düşük beşinci ortalaması olarak kayıtlara geçmiştir.
Arctic Climate Impact Assessment (ACIA)-Arktika Bölgesi İklimi Etki Değerlendirmesi tarafından 2004 yılında yapılan çeşitli çalışmalara göre, yüzyılın sonuna kadar Arktika Bölgesi’nde 4 ila 7 derece arasında bir sıcaklık artışı beklenmektedir. Aynı zamanda çalışmalar Arktika Bölgesi’nde 2040 yılının yaz aylarına kadar buzulların tamamen ortadan kalkacağını öngörmektedir. Ancak güncel araştırmalar buzulların ortadan kalkma süresinin daha erken olabileceğini öne sürmektedirler.
Coğrafi ve biyolojik olarak hızla değişim yaşayan, hammadde ve yeni ticaret yolları noktasında yeni cazibe merkezi olması noktasında adeta fikir birliği sağlanan bölge için hukuki statü kazandırılması konusunda aynı uzlaşının sağlanmadığı görülmektedir. 20. yy başlarından itibaren Kanada, ABD ve Rusya’nın farklı iddiaları itibariyle, hak talep ettikleri kutup bölgesi için 1982 yılında imzalanan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi dışında uluslararası bir düzenleme yoktur. Sözleşmeye göre ülkelerin, kendi sahillerinden 200 deniz mili (370 Km) öteye kadar ticari bir alan tanımakta, sahildar devletlerin kendi kıta sahanlığı dışında kalan kısımları uluslararası sular olarak tanımlamaktadır. Fakat, söz konusu ülke 200 deniz milinden daha fazla bir alanda söz sahibi olmak istiyorsa BMDHS’ nin 76. maddesi uyarınca bunu coğrafi ve jeolojik olarak kanıtlamak durumundadır. Sözleşme hak iddialarına kısmi bir düzenleme getirmiş olsa da, özellikle Rusya, Kanada ve ABD’nin, kendi kara parçalarının coğrafi uzantısı olduğunu iddia ettikleri alanlar üzerinde ki talepleri son bulmuş değildir. Sebebine bakıldığında, bölgenin zengin yeraltı kaynaklarına ev sahipliği yapması ile sahildar ülkelerce uygulanan sert politikaların doğru orantılı olduğu görülmektedir. Teknolojik imkânların gelişmesi Arktik Bölgenin sahip olduğu yeraltı kaynaklarının tespitine imkan sağlamıştır. 2008 yılında ABD Jeolojik Araştırma Merkezi (USGS) tarafından Arktik Bölgede yapılan araştırmaların sonuçları yayınlanmıştır. Bahse konu araştırmaya göre dünya petrol rezervinin %13’ü (90 milyar varil) ile dünya doğalgaz rezervinin % 30’unun (44 Milyar Sıvı Doğalgaz) bölgede olduğu tespit edilmiştir. Arktika bölgesindeki rezervleri Türkiye üzerinden anlatmak gerekirse, Arktika’ daki rezerv Türkiye’nin petrol ihtiyacını yaklaşık 330 yıl , doğalgaz ihtiyacını ise yaklaşık bin yıl karşılayacak seviyededir.
Arktika bölgesindeki buzulların erimesi ile birlikte başka hammadde kaynakları da ortaya çıkacaktır. Altın, elmas, kurşun, çinko, demir, bakır, gümüş, kömür, uranyum ve nikel söz konusu olan diğer hammadde kaynaklarıdır. Buzulların altındaki kaynakların ne oranda olduğu bilinmemektedir.
Arktika bölgesinde oluşan bir diğer fırsat ise, buzulların erimesiyle birlikte yeni ticaret yollarının oluşmasıdır. Kış aylarında deniz yüzeyinde oluşan buzların güçleştirdiği yeni rota, mevcut güney rotalarından yaklaşık %20 oranında daha kısa ve güvenli olması sebebiyle, sefer sayısını her yıl artırarak tercih edilmektedir. Açılan yeni deniz yollarının Rotterdam-Tokyo arasını %40, Roterdam-Şangay arasını %28 ve Roterdam-HongKong arasını %15 oranında kısaltması beklenmektedir . Polar Research Institute of China genel direktörü olan Huigen Yang, yeni açılacak deniz yolunun Hamburg-Şangay arasını 5200 deniz mili kısaltacağını belirtmektedir. Mesafe, süre ve maliyet avantajlarının yanı sıra, Süveyş ve Malakka Boğazlarını kullanan deniz ticaret yollarının korsanlık tehlikesi ile karşı karşıya olması ortaya çıkması muhtemel deniz yollarının önemi artıran önemli hususlardan biri olarak değerlendirilebilir. Nitekim 2014 yılında 100’den fazlası Güneydoğu Asya’da olmak üzere toplam 245 korsanlık faaliyeti rapor edilmiştir. Bu rakam 2015 yılı ilk on ayında 190, 2016 yılında ise sayı ilk on ayda 154’dür. Güvenlik sorunlarının görüldüğü ülkelerin ekonomik durumları itibariyle kuzey rotasının gelecekte ki önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Bu durum, Arktika bölgesinde en etki askeri güç olan Rusya’nın lehine gelişmeye devam etmektedir.
Menfaatin azami olduğu yerde, bu menfaate sahip olmak gayreti kadar, diğer ülkenin azami istifade etmesi kaygısı ve bunu kendi güvenliği ve sürdürülebilirliği açısından tehdit olarak görmek, diplomatik gerginliklere, siyasal çatışmalara ve askeri güç gösterilerine sebep olmaktadır. Bu sebeple, 20.yy’ın hemen her çeyreğinde ikna edici deneyimler yaşayan ve Arktika bölgesi sınırları içinde yer alan Rusya, ABD, Kanada, Danimarka, Norveç, İzlanda, İsveç, Finlandiya (Arktik Sekizi) Arktika bölgesinin sürdürülebilirliği ve iş birliğinin artırılması, hukuki ve siyasal problemlere çözüm sağlamak amacıyla 1996 yılında Arktik Konsey’i kurmuşlardır. Konsey, günümüzde de altı çalışma grubu ile faaliyetlerine devam etmektedir.
2.Bölge Üzerinde Menfaat Gözeten ve Hak İddia Eden Ülkeler
Arktika bölgesinde yer alan ABD, Kanada, Rusya, Danimarka (Grönland), Norveç, İsveç, Finlandiya ve İzlanda dışında son dönemde Avrupa Birliği, Çin, Güney Kore ve Hindistan’ın da bölge üzerindeki ilgisi artmıştır. Buzlar eridikçe yeni araştırma alanlarının ortaya çıkması, gelecekte bu listeye yeni ülkelerin eklenmesini kaçınılmaz hale getirmektedir.
2.1. Rusya Federasyonu
SSCB’nin dağılmasıyla ciddi kan kaybı yaşayan Rusya Federasyonu son 15 yıl içerisinde tekrar toparlanarak tedavi sürecini hızlandırmıştır. Rusya’nın bu toparlanma sürecinde rol alan en büyük etken hiç şüphesiz dünyanın önde gelen petrol ve doğalgaz tedarikçilerinden olmasıdır. Günümüzde, dünya doğal gaz rezervlerinin % 27’sine sahip olan Rusya Federasyonu, en büyük doğal gaz üretici konumundadır ve petrol üretiminde dünyada ikinci sırada gelirken; sahip olduğu petrol rezervleri bakımından dünyada sekizinci sırada gelmektedir.[1] Özellikle Rusya sınırlarında bol miktarda bulunan hidrokarbon, kullanım alanlarının çeşitliliği itibariyle de Rusya ekonomisinin kalkınmasına önemli katkı sağlamıştır. Kapladığı alan itibariyle, Arktika bölgesinin en büyük ve bölge üzerindeki hak iddiaları açısından en etkin ülkesidir. 1982 yılında imzalanan ve 1994 yılında yürürlüğe giren BMDHS’ nin ilgili maddesine istinaden, 2001 yılında kıta sahanlığını genişletmek talebiyle BM’ye ilk başvuran ülke olmuştur. Lomonosov dağlarının, Sibirya topraklarının doğal uzantısı olduğunu iddia etmekte ve kıta sahanlığını genişletmek istemektedir. Bu iddiayı kanıtlamak için araştırmalar yapmaktadır. 2007 yılında araştırmalar sürerken, iki Rus denizaltısı Arktika’nın 4200 metre derinliğine Rus bayrağını dikmişlerdir. Bu bayrak dikme olayı uluslararası siyasetteki tartışmaların daha da alevlenmesine neden olmuştur. Arktika bölgesine sınır olan ya da olmayan birçok ülke Rusya Federasyonunun bu girişiminin hukuki bir karşılığının olmadığını vurgulamışlardır. Dolayısıyla da bu girişim ile Rusya’nın bölgedeki kaynaklardan yararlanma hakkını elde etmesini sağlayacak bir gelişme olmadığı birçok uluslararası medya kuruluşlarında dillendirilmiştir. Ancak bu durum Rusya’nın çalışmalarını yavaşlatmamıştır. Bir yandan, uluslararası kamu oyu oluşturmak amaçlı Arktik deniz yolu güzergâhının avantajlarından sıklıkla bahsetmekle birlikte diğer yandan, Rus ekonomisinin en önemli kalemi olan petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip olmak için araştırmalarına ve askeri tatbikatlarına devam etmektedir. Bölgeye olan yatırımlarını da her geçen gün artırarak yeni projeler geliştirmektedir. Örnek olarak Rusya’nın en büyük şirketi olan ve dünyada en çok doğal gaz çıkaran Gazprom Arktika’ da ki gaz yataklarının işletilmesi amacıyla iki yeni platform inşa edecektir. Bu platformlar 32 metre yükseklikte olan dalgalara dayanıklı, 70-150 metre su derinliklerinde 7500 metreye kadar petrol ve doğalgaz kuyusu açabilecek donanıma sahip olacaklardır. Platformlar 2020 yılına doğru gaz yakıtı bakımından 40-45 milyar metreküp üretim kapasitesine sahip olacaklardır. Bunun yanında Peçorskiy Denizi bölgesinde 40 milyon rezervi olan bölgede 2019 yılına kadar 36 kuyunun açılması beklenmektedir. Askeri yatırımlar açısından baktığımızda ise, buz kırıcı gemiler, Arktik denizaltılar (6 adet Akula), MİG-31 arktik savaş uçakları (200 adet), Tu-95
(deniz kuvvetlerinde Tu-142) bombardıman uçakları ve arktik bölgeler için yetiştirilmiş özel kuvvetler. 30 gemi ile dünyanın en büyük buzkırıcı filosuna sahip Rusya, kuzey kıyıları boyunca 10 adet yönlendirme ve acil durum merkezi kurmayı planlıyor. Arktik sahilleri kontrol için Rusya Kuzey Filosuna ilaveten Mart 2011’de Norveç sınırına yakın Pechenga’daki Arktik Motorize Tugayını yeniden donattı. Temmuz 2013’de Rusya ülkenin doğu ucunda geniş bir tatbikat gerçekleştirdi, bu tatbikatta on birlerce asker, yüzlerce tank, onlarca uçak ve gemi görev aldı. 2013 yılından sonra, bölgede her yıl düzenli olarak askeri tatbikatlarına devam etmektedir. Tüm bu gelişmelere bakıldığında Rusya, Arktika mücadelesinde, askeri ve ekonomik yatırımlarla diğer tüm ülkelere kıyasla ciddi bir aşama kaydetmiştir.
2.2. Amerika Birleşik Devletleri
ABD’nin Arktika üzerinde ilgisi her geçen gün artmasına rağmen, Rusya kadar etkin olamadığı görülmektedir. Sebebi ise, ABD’nin Ortadoğu politikarı ve dünyanın geri kalanındaki etkinliği sebebiyle Arktika’ya yoğunlaşamamış ve burada etkin olacak gerekli bilimsel alt yapı ve teçhizat yeterliliğine sağlayamamış olmasıdır. 1982 yılında imzalanan BMDHS’ ye imza atmayan tek ülke olsa da, kıta sahanlığını genişletmek ve 200 deniz mili olan kıta sahanlığı kuralını işletmek konusunda Rusya kadar saldırgan değildir. BMDHS’nin ilgili 76. maddesi uyarınca, kıta sahanlığını genişletmek konusunda bilimsel kanıtlar bulmak üzere araştırmalarına devam etmektedir. Ancak yeterli buz kırıcı teçhizatının olmaması, bu çalışmaların etkinliğini olumsuz etkilemektedir.
2.3. Kanada
Bölgede, Rusya karşısında en kararlı güç olduğu söylenebilir. Ancak, Kanada’nın Arktika’da ki hammadde ve deniz yolları fırsatlarının ötesinde, asıl gündemi, Rusya’nın askeri varlığı ve bu varlığın Kanada haklarının bütünlüğüne tehdit olarak algılanmasıdır. Bu sebeple 2007 yılından itibaren her yıl bölgede askeri tatbikatlar düzenleyerek Rusya’nın askeri yapılanmalarına net cevap veren tek ülkedir.
2.4. Norveç
Norveç için Arktik bölge, özellikle hidrokarbon madeni açısından oldukça önemlidir. Norveç’in bu madene ulaşması için sahip olması gereken bölge Barents Denizi dir ki, bu bölge üzerinde Rusya’yla ihtilaf yaşanmaktadır. Ayrıca aynı kaynağın yoğunlukla bulunduğu Svalbard bölgesi Paris Anlaşması’yla 1920 yılında İsveç’e verilmiş ve Rusya bunu kabul etmiştir. Buna rağmen Rusya bölgede askeri varlığını devam ettirmekte ve Norveç, bölgede İngiltere destekli askeri tatbikatlarına devam etmektedir.
2.4. Avrupa Birliği
Birlik, üye ülkeler Danimarka, İsveç ve Finlandiya’ nın dışında, bölgedeki kaynakların sürdürülebilir olarak kullanılması, doğal dengesinin bozulmaması ve yerli halkların haklarının muhafaza edilmesi noktasında işbirliğinin artırılmasını amaçlamıştır. Bu amaçla 12 Mart 2014 Brüksel’de yapılan Konsey toplantısında, ”AB’nin Arktika’ya Yönelik Politikasının Gelişimi” başlığı altında aşağıda belirtilen maddeler Avrupa Parlamentosu tarafından kabul edildi.
• Avrupa Birliği faaliyetlerini konsey desteğiyle güçlendirmek,
• Ekonomik kalkınmanın sağlanması için katkıda bulunmak,
• Arktik ülkeleri ile AB’nin ortaklığının artırılması,
• Arktika’daki değişimlere çözüm bulmak yerli halkla ve diğer ortaklarla işbirliği,
• Arktik işbirliğinde Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’yle uygunluluk.
Bu çerçevede, AB 2007 yılından bugüne kadar bölgede toplam 1.14 milyar avro yatırım yapmış olmasına rağmen, 2020 yılında araştırma programları kapsamında bölge bütçesini 80 milyar avroya yükseltmesi planlanmaktadır.
Tüm bu ülkelerin yanı sıra Çin, Güney Kore ve Hindistan’da bölgedeki hammadde fırsatlarını önemsemekle birlikte deniz ticaret yolları üzerindeki hakimiyet mücadelesinde ön plana çıkmaktadırlar. Örneğin Çin, 21.000 tonluk dev nükleer buz kırma gemisi ile bölgede araştırmalarına devam etmektedir. Bunun yanı sıra Norveç’te kurduğu araştırma üssü sayesinde de fiziki olarak bölgede varlık göstermektedir. 2020 yılında ticaretinin %5-15 seviyesinde , kuzey yolu transfer güzergahı kullanılarak yapılacağını ön gören Çin, kendi güvenliklerini sağlamak için askeri varlık sağlamak noktasında gündem oluşturmaya devam etmektedir.
3.Arktik Konsey
1991 yılında sekiz kuzey kutup ülkesinin ortak kanaatleriyle oluşturulan “Kuzey Kutbu Çevre Koruma Stratejisi” (Fin Girişimi) aracılığıyla ilk adımı atılan ve 1996 Ottowa Bildirgesiyle kurulan Arktik Konseyi’nin merkezi Oslo/Norveç’tedir. Konseyin
üzerinde yoğunlaştığı en önemli konu Arktika’ nın çevresel koruma stratejilerinin belirlenmesidir. Çalışmalarını, üye ülkelerin hükümetleri ve yerli halkların da oluşturduğu daimi katılımcılar ile yürütür. Daimi katılımcıların karar alma yetkisi bulunmamakla birlikte istişare aşamasında çalışmalara dahil olurlar. Kararların sadece üye ülkelerin oy birliği ile alındığı Arktik konseyi, toplam altı çalışma gurubu ile yürüttüğü faaliyetlerinde yirminci yılı içerisindedir. Arktik Sekizi olarak adlandırılan Rusya, ABD, Kanada, Danimarka, İzlanda, Norveç, İsveç, Finlandiya’nın bölge üzerindeki tüm beklentilerinin yanı sıra stratejik işbirliğinin artırılması konusunda oluşturdukları en önemli birliktir.
Ülke çıkarlarını gözetmek gayesinin, çatışmaya dönüştüğü bölgede üye ülkeler kararları daimi katılımcılar ile birlikte değerlendirerek alırlar. Ayrıca, konseyde bölge sınırında olmayan 12 ülke (Fransa, Almanya, Hollanda, Polonya, İspanya, Birleşik Krallık, Çin, İtalya, Japonya, Kore Cumhuriyeti, Singapur, Hindistan) daimi gözlemci statüsündedir. Gözlemciler, konsey toplantılarına davet edilir, çalışma gruplarında faaliyet gösterebilir, kutup bölgesi için projeler önerebilirler. Türkiye ise Avrupa Birliği ile birlikte “ad hoc gözlemci” (amaca özel) statüsündedir.
3.1.Çalışma Gurupları
Konseyin faaliyetleri altı çalışma gurubu tarafından yürütülmektedir. Çalışma gruplarında, bakanlıklardan uzmanlar, devlet kurumları bünyesindeki temsilciler, araştırmacılar göre alabilirler. Çalışma grupları ile iş bölümü oluşturularak uzmanlaşmak ve sorunların daha derinlemesine analiz edilerek çözümlenmesi amaçlanmıştır. Gurupların çalışma alanları kısaca şöyledir;
- Arctic Contaminants Action Program (ACAP) – Kutup Kirliliğine Karşı Eylem Programının amacı kuzey çevre kirliliğini engellemek ve ortadan kaldırmaktır.
- Arctic Monitoring and Assessment Programme (AMAP) – Arktik izleme ve değerlendirme programının amacı, Arktik bölgesinde ki tehditlerle alakalı olarak güvenilir bilgi sağlayarak, düzeltici ve önleyici önlemleri için hükümetlere bilimsel tavsiyelerde bulunmak.
- Conservation of Arctic Flora and Fauna (CAFF) – Arktik bölge flora ve faunasını koruma programının amacı, bölgede yaşayan bitkilerin ve hayvanların çeşitliliğinin korunması için önleyici ve geliştirici projeler üretmektir.
- Emergency Prevention, Preparedness and Response (EPPR) – Acil durum önleme, hazırlık ve müdahale gurubu, Arktik bölgede meydana gelecek acil durumlara karşı arama, kurtarma organizasyonunu ve işbirliğini geliştirmekten sorumlu olmanın yanı sıra, bu durumların meydana gelmemesi için alınacak önlemlerin konseye önerilmesini sağlamaktır.
- Protection of the Arctic Marine Environment (PAME) – Erktik deniz çevre koruma programı, iklim değişiklikleriyle artan ekonomik faaliyetlere ve hareketliliğe karşı, bölge denizinin korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması hususunda önlemler geliştirerek öneriler sunar.
- Sustainable Development Working Group (SDWG) – Sürdürülebilir kalkınma çalışma gurubu, Arktik bölgede bulunan ekonomik kaynakların kullanımında, sürekliliğin sağlanması açısından düzenlemeler geliştirirken, kalkınma faaliyetlerinden yerel halkın azami istifade etmesi için öneriler sunar.
4.Sonuç
Dünyanın sıcak gündeminin yanı sıra son otuz yılda gittikçe ısınan yeni gündemi olan Arktik bölgedeki menfaat savaşlarının gelecekte daha da şiddetleneceği işten bile değildir. Bölgenin hukuki statüsünün belirlenmediği her gün, hak iddialarına bir yenisini daha eklemektedir. Bu iddiaların karşısında, hammadde kaynaklı güç ve kullanım iradesinin diğer bir ülkeye geçmesine gösterilen savunma refleksi, şiddetini gelecekte askeri tatbikatlarla caydırıcılığın ötesine geçirme eğilimindedir. Bu sebeple, uluslararası işbirliğinin sağlanması adına, sağduyulu siyaset izlenerek kurulmuş olan çatı birlikler altında bölge kaynaklarının optimum kullanımı öngörülmeli ve sınırların belirginleştirilmesi konusunda mutabakat sağlanmalıdır.
5.Kaynakça
1-Alp Yüce Kavas, “Rusya’nın Arktik Politikası ve Türkiye” , Bilge Adamlar Stratejik Araştırma Merkezi,2014 (Çevrimiçi) http://www.bilgesam.org/incele/78/-rusya#.WBc0ZZehqko (erişim. 24.10.2016)
2-Taner Gül “Arktik’teki Rusya: Sorun ve İşbirliği arasındaki Gel-Git” Bilge Adamlar Stratejik Araştırma Merkezi,2014 (Çevrimiçi) http://www.bilgesam.org/Images/Dokumanlar/0-350-20141124511167.pdf (erişim. 25.10.2016)
3- http://www.arctic-council.org/index.php/en/learn-more/maps (Çevrimiçi) Erişim Tarihi 25.10.2016
4- http://nsidc.org/arcticseaicenews/ (Çevrimiçi), Erişim Tarihi: 25.10.2016
5-http://nsidc.org/arcticseaicenews/ (Çevrimiçi), Erişim Tarihi: 25.10.2016
6-N.Yılmaz ve A.Çiftçi (2013).”Arktika Bölgesi’nin Siyasal Önemi ve Siyasal ve Hukuksal Statüsünün Karşılaştırmalı Değerlendirilmesi”Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 31, 2013 Güz, 1-16 http://www.infolla.com/dosyalar/articleextension/635812085734060075_394-1242-1-PB.pdf (Çevrimiçi) Erişim Tarihi:25.10.2016
7- http://pubs.usgs.gov/fs/2008/3049/fs2008-3049.pdf (Çevrimiçi) Erişim Tarihi: 26.10.2016
8-İbrahim Hasanoğlu (2016), “Rusya’nın Arktika Stratejisi” ,Stratejik Ortak, http://www.stratejikortak.com/2016/04/rusyanin-arktika-stratejisi.html (Çevrimiçi), Erişim Tarihi: 24.10.2016
9-N.Yılmaz ve A.Çiftçi (2013).”Arktika Bölgesi’nin Siyasal Önemi ve Siyasal ve Hukuksal Statüsünün Karşılaştırmalı Değerlendirilmesi”Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 31, 2013 Güz, 1-16 http://www.infolla.com/dosyalar/articleextension/635812085734060075_394-1242-1-PB.pdf (Çevrimiçi) Erişim Tarihi:25.10.2016
10-Malte Humpert, ” The Economic Potential of Arctic Shipping in the 21st Century”, Copenhagen Blue Business and Shipping Conference 2014, 27 February, 2014, (Çevrimiçi),http://www.thearcticinstitute.org/2014/02/Presentation-Arctic-Shipping-CBS.html, 8 Ocak 2016
11-1 deniz mil: 1852 metre
12-Barents Observer,” China Starts Commercial Use of Northern Sea Route” (Çevrimiçi)http://barentsobserver.com/en/arctic/2013/03/china-starts-commercial-use-northern-sea-route-14-03,Erişim Tarihi: 25.10.2016
13-ICC International Maritime Bureau, ” Pıracy and Armed RobberyAgainst Ships, 1 January-31 December 2014″, https://icc-ccs.org/piracy-reporting-centre/live-piracy-map, (Çevrimiçi), Erişim Tarihi:26.10.2016
14-Ufuk KOÇ (2016) “ Arktik Bölgede Hakimiyet Mücadelesi” Yalova Üniversitesi, Erişim Tarihi:26.10.2016
15-Azime Telli (2014),” Rusya’nın Petrol Ve Doğalgaz Rezervlerinin Analizi”, Bilge Adamlar Stratejik Araştırma Merkezi, http://www.bilgesam.org/Images/Dokumanlar/0-142-2014122215guvenlik_kongresi_bildirileri-12.pdf (Çevrimiçi) Erişim Tarihi:02.11.2016
16-N.Yılmaz ve A.Çiftçi (2013).”Arktika Bölgesi’nin Siyasal Önemi ve Siyasal ve Hukuksal Statüsünün Karşılaştırmalı Değerlendirilmesi”Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 31, 2013 Güz, 1-16 http://www.infolla.com/dosyalar/articleextension/635812085734060075_394-1242-1-PB.pdf (Çevrimiçi) Erişim Tarihi:25.10.2016
17-Yunus Erkan (2010), “Küresel Anlaşmazlıklarda Yeni Sorun: Arktika Bölgesi” , Türk Hava Kurumu Üniversitesi (Çevrimiçi) https://www.academia.edu/4867639/KÜRESEL_ANLAŞMAZLIKLARDA_YENİ_SORUN_ARKTİKA_BÖLGESİ?auto=download, Erişim Tarihi: 28.10.2016
18-Sait Yılmaz (2015) “Arktik bölge ve Antartika’da Neler Oluyor”, www.ulusalkanal.com.tr, (Çevrimiçi), http://www.ulusalkanal.com.tr/arktik-bolge-ve-antartikada-neler-oluyor-makale,4028.html Erişim tarihi: 25.10.2016
19-Sait Yılmaz (2015) “Arktik bölge ve Antartika’da Neler Oluyor”, www.ulusalkanal.com.tr, (Çevrimiçi), http://www.ulusalkanal.com.tr/arktik-bolge-ve-antartikada-neler-oluyor-makale,4028.html Erişim tarihi: 25.10.2016
20-European Parliament, Resolution of 12 March 2014 on the EU Strategy for the Arctic, P7_TA (2014) 0256, Brussels
21-Yunus Erkan (2010), “Küresel Anlaşmazlıklarda Yeni Sorun: Arktika Bölgesi” , Türk Hava Kurumu Üniversitesi (Çevrimiçi) https://www.academia.edu/4867639/KÜRESEL_ANLAŞMAZLIKLARDA_YENİ_SORUN_ARKTİKA_BÖLGESİ?auto=download, Erişim Tarihi: 28.10.2016
22-Linyan Huang, Frédéric Lasserre and Olga Alexeeva, “Is China’s interest for the Arctic drivenby Arctic shipping potential?”, 2014, Asian Geographer, (Çevrimiçi), https://www.academia.edu/8907559/Is_Chinas_interest_for_the_Arctic_driven_by_Arctic_shipping_potential, Erişim Tarihi: 29.10.2016
23-Arctic Council, http://arctic-council.org/index.php/en/about-us/arctic-council/observers (Çevrimiçi), Erişim Tarihi: 30.10.2016
24-http://arctic-council.org/index.php/en/about-us/working-groups/acap (Çevrimiçi) Erişim Tarihi: 01.11.2016
25-http://arctic-council.org/index.php/en/about-us/working-groups/amap (Çevrimiçi) Erişim Tarihi: 01.11.2016
26-http://arctic-council.org/index.php/en/about-us/working-groups/caff (Çevrimiçi) Erişim Tarihi: 01.11.2016
27-http://arctic-council.org/index.php/en/about-us/working-groups/eppr (Çevrimiçi) Erişim Tarihi: 01.11.2016
28-http://arctic-council.org/index.php/en/about-us/working-groups/pame, (Çevrimiçi) Erişim Tarihi: 01.11.2016
29-http://arctic-council.org/index.php/en/about-us/working-groups/sdwg, (Çevrimiçi) Erişim Tarihi: 01.11.2016
Yorumlar kapatıldı.